Ülke kayıtlardan kayıtlara gündem belirliyor.
Gündüzleri bu kayıtlar ile uğraşarak oyalanabiliriz. Bu sırada bazı düşünceler cehennem zebanileri gibi pusuya yatarlar. Sonra gece olur, uğraşlar biter. Pusuda bekleyen düşünceler insanın üzerine hücum ederler. Ruhumuzu kemirir, aklımızı bize zarar vermesi için kullanırlar.

Sabah ülke ses kayıtı ile karışır, gece siz bir ses kayıtı ile mutlu olursunuz.
Kayıttaki sesi bir zaman makinesi yapar, onunla geçmişe gidersiniz. Baharın bahar olduğu zamanlara. Sanki bir lise hazırlık öğrencisisiniz ve son sınıftan bir kıza aşık olmuşsunuz. Aşık olmadığınızı bilirsiniz, ancak genede yalancı aşka kapılırsınız. Etraf yeşillenir, kocaman bir bahçede, yüzlerce öğrenci arasında bir onu görürsünüz. Olma şansı yoktur, ihtimali bile neredeyse yoktur. Zaten siz onun sizi sevebilme ihtimalini değil, içinizde yarattığı pırpırlanmayı seversiniz.
İşte buna benzer duygular yaşadım dün gece. Aşık falan değilim, olmadım. Ama onun sesi bana bir şeyler hatırlatıyor. Eski bir baharın kalıntılarına götürüyor beni. Mutlu etmiyor belki, belki etrafı pembeye boyamıyor. Fakat umut veriyor. Her şeyin gene yeşil olacağının, tüm pembelerin kızıla boyanmadığı umudunu. Yeniden sevebilmenin umudunu. Gözlerimin yeniden parlamasının umudunu veriyor.
Salak bir şarkı, köpekler ile yapılan bir kavga, ehehe diye biten cümle... Teşekkür ederim. Beni mutlu ettiğin için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder