Nasıl bilirdiniz?
İyi bilirdik(X3)
Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Helal olsun(X3)
Arkamızdan böle bir şeyler diyecekler, sonra hop, toprağa bırakacaklar bizi. Rahmetli dedem, hastahanede son günlerini yaşarken sırt ağrılarından şikayet ederdi. Halama söylemiş, sırtımı bizim köyün mezarlığının toprağına bir versem, geçecek demiş. Bir kaç gün sonra verdi sırtını, Sırt ağrılarını bize miras bıraktı. Onunkiler geçmiştir.
Dedemin ardından da, arkadaşımın babasının ardından da, hiç tanımadığım adamların ardından da aynı sorulara aynı cevapları verdim. "İyi bilirdik, helal olsun" dedim. Sonsuz eşitlik bu olsa gerek.
Ama değil işte. Cenazelerde asıl muhabbet, cenaze öncesi cami avlusundaki dedikodulardır. Replikler dışında, sizi nasıl bildiklerini orada söyler insanlar. "Çok içerdi, kendine etti. Çok çalıştı, hiç kendine bakmadı tatil yapmadı. Yetimlere hiç bir şey bırakmadan gitti, hep hovardalık etti. Karısına çok çektirdi. Çok çekerdi kocasından. Baba şu kadar borç taktı da gitti rahmetli..."
Acaba insanlar o tabutun içinde, musallat taşında yatarken, bu söylenenleri duyuyorlar mı? Katıldığım cenazelerde ölünün arkasından öyle laflar edildi ki, ben o ölü olsam ve söylenenleri duysam, vampir olur geri gelirdim. Adam ölmüş, hala 50tl'lik borç peşinde olan insanlar var.
Cenazelerde en hoşlanmadığım şey ise, ölen kişinin yakın erkek akrabalarının durumu. İki gece önce "kardeşim şerefine" diye kadeh tokuşturduğum adam, imdi musallatın ucunda, suratında bir kabız ifadesi ile duruyor. Her gelen başın "sağ olsun" diyor, "dostlar sağ olsun" diye cevap veriyor. İçinde kıyametler koparken, o metanetli görünme çabası, sadece sahte diye ifade edilir. Yedi kat yabancı gibi hissederim kendimi. Çünkü bende o sahteliğe dalarım. Sadece "başın sağ olsun" diyebilirim. "Dostlar sağ olsun" repliğini içimden tekrar geçerim.
Bizde cenaze yemekleri, tavuklu pilav, gavurda şarap... Şarap daha mı iyidir? Sarhoş olmak bazen iyidir. İçinde tutamazsın, metanetli olmaya çalışmazsın. Doya doya ağlar, doya doya dökersin içini. Gerçek zayıflıklar, sahte metanetten iyidir.
Ah bir de gömmek var değil mi? Beyaz kefenin içinde insan mı var? Sanki patates çuvalı var. Bir zamanlar beraber gülüp, ağlayıp, hayatı yaşadığın biri, şimdi bir patates çuvalı gibi. Sana hayat yolculuğunu öğreten baban, şimdi son yolculuğunu senin onu taşıman sayesinde yapıyor. Tabuta el verenler, sadece mezara kadar el verirler. O mezarın içine en yakın erkek akrabalar girer. Bir ailenin erkeklerin en yakın olduğu anlar bunlar. Amcan çökmüş olur, dayın dağılmış, herkes bitmiş, okeye dönüyor. Herkesin acısı ölenden daha büyük. Adam öldü, ama ortamdaki en şanslı kişi o sanki. O ilk toprağı atmak. Ya insan annesinin üzerine toprak atabilir mi? Atıyor işte. O anda biter işte o sahte metanet. Farkında olmadan akar gözden yaşlar. Anneannenin üzerine göz yaşı ile ıslattığın toprağı atarsın.
Cenaze evinin her köşesinde fısır fısır konuşmalar. Cenaze sahiplerinden biri geldiğinde, dedikodular sona erer, az önce doların yükselişinden konuşan ağızlar, ah rahmetli ne iyi insandı der. Bir kaç şovmen en çok ben ağlayacağım, en üzgün ben görünmeliyim yarışına girer. Bir kaç kadın kendini yere atar, bayılır, yada bayılmış numarası yapar. Cenaze sahibi bir şova ev sahipliği yapar. Bitsin ister, ama sesini çıkaramaz.
Elinde sonun da herkes gider, rahmetli kocanla yattığın yatağa tek başına yatarsın. İşte o zaman anlarsın yokluğunu. Oğlunun yatağında uyuyan anneler olur. Annesinin baş örtüsü burnunun ucunda uyuyan evlatlar. Cenazeler hala kalkmadı. Cenazeyi insanlar değil, zaman kaldırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder