Babam nereden duyduysa duymuş, ana okuluna giden çocuklar hayatta daha başarılı oluyormuş. Tam da benim neslime denk gelen bir yalan bu. Üç buçuk yaşından altı yaşına kadar falan, üç yıl anaokuluna gittim. Ben gitmek istemesem de gönderdiler. Her sabah erken kalkmak zorunluluğu benin için çok erken başladı yani.
Emin Amca vardı, sabahları beni alan servisin şoförü. İlk ben biniyordum servise, dolayısıyla istediğim yere oturabiliyordum. Hep en öne oturmak isterdim. Ancak yol boyunca uyuduğum için Emin Amca "uyuyacaksan arkaya otur" derdi. Her sabah bir tercihte bulunmak zorunda kalırdım. Ya öne oturacaktım, ya uyuyacaktım. Ulan o yaşta çocuğa her sabah böyle seçim yaptırılarak işkence edilir mi be? Edildi işte.
Erken uyanmaya bu kadar erken başlayınca uykunun değerini anladım. Elime fırsat geçince, öğleye kadar, hatta akşama kadar uyumaya başladım. Günde 12 saat uyuduğum oluyor benim. Nasıl 3 yaşıma kadar konuşamamamın öcünü çok konuşarak aldıysam, erken kalkmanın öcünü de çok uyuyarak alıyorum. Uyuyamadığım çocukluğuma nazire yapıyorum.
Şimdi erken kalkıyoruz gene. Gün doğumunu falan izliyorum, hoş oluyor. Sonra televizyonu açıp sabah haberlerini izliyorum, çok boş oluyor. Abi nasıl bir gündem lan bu? Sabah sabah siyasete boğuluyoruz. Siyaset bitiyor, ölüm haberleri başlıyor. İşkenceden falan bahsediyorlar. Cinnet geçiren adam tüm ailesini ve kendisini öldürüyor. Manyağın teki eski kız arkadaşını doğruyor. Üniversiteli öğrenciler birbirine giriyor. Lan bir tane mi güzel haber olmaz? Olur tabii, ama bizim ülkeden çıkmıyor. Almanya'da 5. Mevsim Festivalinde insanlar çılgınca eğleniyor. Bu sırada Rio Festivali hala devam ediyor. Taşak geçer gibi onların görüntüleri Türkiye'deki televizyonlarda dönüyor.
Dış basında bizimle dalga geçiyorlar. Türkler dizi izler gibi ses kayıtlarını takip ediyor diyorlar. İşin komik yanı, haklı olmaları. Her sabah yeni ses kayıtlarına bakıyorum. Acaba Bilal oğlan bugün kimin başını yaktı. Bilal demişken, adam bana bir sadaka verse, Rio'ya gidip karnavala katılabilirim lan. Sadakaları öyle olur herhalde. Baksanıza 10M dolara asgari ücret muamelesi yapıyorlar.
Bide alıştık lan sanki artık. Şaşırmıyorum yani ortaya dökülenlere. Millet karadenize gemi gönderme peşinde, biz Afrika turuna gemi gönderiyoruz. Hayır, Çin tarafından dolandırılıp Möntro Anlaşmasını delmiş hükumetten farklı bir şey de beklenemez ki. Vallahi o Kırım Krizi büyüse başımız çok fena yanacaktı. Zaten dışarıda amiral bırakmadık, bir de ortam karışıkken Afrika turuna çıkıyoruz.
Başbakan çıkmış hala İnönü diktatördü diye takılıyor meydanlarda. Lan geç İnönüyü be, adam toprak oldu. İşine yarayacağını bilse Lale Devrine laf çakacak. Yok o değil, adam tarihten de bir haber. Dün İtalya'da NAZİ'lerin egemenliğe gelmesinden falan bahsetti bir ara. Öbürü de "aman kazara beni seçmesinler" diyerek başbakanın ölmüş anasına dolandırıcı dedi. Hemen düzeltti ama medya pek düzeltmesini umursamadı sanki.
E günaydın arkadaşlar. Bana deli diyeni döverim artık. Tüm ülke sıyırmış, dünyanın en büyük açık hava tımarhanesinde yaşıyoruz.
Bu arada önümüz seçim ya, seçim bana çocukluğumu hatırlattı. Ya istediğimi alıp en önde uykusuzca oturacağım, ya da arkaya geçi uyuyacağım. Ülke de benzer bir seçimde sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder