9 Mart 2014 Pazar

Deprem

Fay hattı, sıcaklık, bir şeyler, bir şeyler, sonra, büyük bir sarsıntı. Toprak yerinden oynar, fay hattının tam üzerinde toprak yarılır. Binalar yıkılır, enkazda insanlar aranır. "Sesimi duyan var mı?" Titreşimler kulağınıza ulaşırsa, duyarsınız. Bir süre önce titreşimler dünyanızı başınıza yıkmıştır. Deprem, titreşimdir. 

Büyük gücünü seviyorum depremlerin. O titreme anını seviyorum. Depremler beni her zaman heyecanlandırıyor. Bir kaç deprem yaşadım, her seferinde korkuyla karışık muhteşem bir heyecan duydum. 

İlk insanlar depremleri tanrıların gazabı olarak gördüler. 1999 yılında hala bu kafa da insanlar olduğunu görmek gerçekten şaşırtıcı oluyor. Kafa hala ilk insanlar kadar çalışıyor, hiç bir şey değişmiyor. 

Uzayı, evreni fethetmekten bahsediyoruz. Yıldız Savaşları projeleri hazırlıyoruz. Bir uzaylı istilasına karşı önlemler almaya çalışıyoruz. Hazırlanıyoruz, dünyamızın ötesi için. Sonra, bir kasırga geliyor, dünyanın en büyük şehrini felç ediyor. Soğuk geliyor, insanlar eve hapsoluyor. Tsunami geliyor, nükleer santrali batırıyor. Tüm teknolojik gelişimize rağmen, dünyanın kendi gücü karşısında hala çok aciziz. 

Doğaya hükmetmeye çalışıyoruz. Deprem makineleri, yağmur bombaları yapıyoruz. Barajlar ile nehirleri tutuyoruz. Bir sis bastırıyor, İstanbul'dan Ankara'ya uçamıyoruz. Bir sise bile hükmedemiyoruz, kalkıp deprem makinesi yapmaya kalkıyoruz. 

Dünyanın sonu güneşten değil, bizden olacak gibi geliyor bana. Depremlere neden olabilecek kadar başarılı olabilir miyiz, bilmiyorum. Ama fırtınalara neden olduğumuz kesin. Küresel biz olmasak da ısınacaktı ama katkımız inanılmaz boyutlara ulaştı. Geri dönüşü olmayan zararlara neden olduk. Hemde bir avuç insanın daha rahat yaşayabilmesi için.

Size bir hikaye, zengin kuzey ülkeleri okyanuslarda balık avlar. Devasa gemileri ile balığın en bol olduğu yerlerde balık avlarlar. Aden Körfezinin oralarda... Sonra? Sonra, yerliler için balık kalmaz. Geçimini balık avlamaktan kazanan kıyı insanları aç kalırlar. Sonra? Sonra, aç kalan insanlar balıkçılığı bırakmak zorunda kalırlar. Korsan olurlar. Gemileri kaçırıp fidye parası ile ayakta kalmaya çalışırlar. Sonra? Sonra, BM güvenlik önlemleri alır, daha çok para harcar. Parayı alabildiği tüm ülkelerden alır. Kimse de neden ile ilgilenmez, herkes korsanlara lanet eder. Kimse zengin kuzeylilere gidip orada balık avlama da insanlar aç kalmasın demez. O zengin ülkeler, demokrasinin membahıdırlar. Aden'dekiler ise iğrenç korsanlar.

Size bir hikaye, Hollywood yıldızı BM iyi niyet elçisi olur. Afrika'nın aç çocukları için bağış toplar. Reklam yüzü olur. Gider çocuk evlat edinir. Manavdan limon alır gibi... Sonra? Sonra, reklam yüzü olduğu kampanyadan parasını ister. Eh bedava yapacak değildi ya. Elçilik parası alır. Tüm bu paralar, neredeyse toplanan bağışlar kadardır. Yaşasın Afrika'nın aç çocukları. Sayelerinde birileri çok güzel doyuyor.

Depremler, depremler tanrıların gazabı değil. Deplermler masum titreşimler. Bir şehri yada bir ülkeyi yok edemezler. Ama insanlar bunu yapar. Bir kıtayı aç bırakır. Depremden korkulur, insandan korkulmaz. Çok saçma. 

Size son bir hikaye... Ya da ne anlamı var ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder