Uyan, yüzünü yıka, çay suyunu koy, biraz evde yürü, afyonu patlatmaya çalış. Sonra kahvaltını et. Bir bardak daha çay koy, demi artık iyice oturmuştur. Sonra, çayın keyfini oğlunun yazdıklarını okuyarak dağıt. Annemin güne başlangıcını okudunuz sayın okuyucularım.
Her sabah güne beni okuyarak başlamayı adet edindi bu ara. Benim yüzümden bir kaç kere güne ağlayarak başlamış oldu. "Annem, sen üzülme, ben bir yolunu bulurum. Hep buldum, gene bulurum."
Almış ağzına yavrusunu, oradan oraya taşıyor. Daha kuru, daha temiz, daha güvenli yerleri arıyor. Yavrularına dikkat etmek şu an tek amacı. Sonra kendini besleyip onlara süt verecek. Her sabah kedileri izlemeye bayılıyorum. Daha öncede söyledim ya, bizim sokak kedi dolu. Hele bu saatte apartmandan çıkınca ayaklarınızın altında 10 kedi falan bulabilirsiniz. İşte bu kedilerin bir kısmı anne oluyorlar bugünlerde. Havalardaki sıcaklık farkı onların dönemleri de erkene çekmiş, damda birbirlerini erken kovalamışlar. İster kedi olsun, ister insan, köpek, maymun, fil... Hiç fark etmez, her anne yavrusu için yaşar. Bazı anneler yavruları için kendi canından vazgeçer.
Ayı yavrusunu severken öldürür misali, annelerin sevgisi bazen bize zararlı olur. Ne olursam olayım beni koruyan, kollayan bir annem olduğunu bilmek, beni hayatta geç bıraktı belki de. Veya bu sayede olabileceğim en iyi şey olacağım.
Gençler, anne sevilir.
Her şey, kendi bildiği gibi olsun isterler, size sormadan hayatınıza karışırlar, sizin için sizden habersiz çalışan arılar gibidirler. Bazen hata yaparlar. Bir şeyleri geri dönülmez olarak bozarlar. Olsun, kızmayın, annenizi kırmayın. Yoksa annenizi kaybedince yaşayacağınız pişmanlığın telafisi olmaz. Annenizi kırmayın. Sadece kendinizi korumak için kırın onu. Eğer kırgınlığının size iyi geldiğini anlarsa, kendi kırgınlığını bile sever anneler.
"Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" demişler. "Hangi sapık zihniyet anne gibi yar ister lan?" diye çok uyuz olurdum bu lafa. Hem Bağdat ne amk? Ben bildim bileli yıkık dökük orası. Moğol vurur, ABD vurur... Ama sözün anneli kısmını yanlış anlamışım. Hiç bir yar sizi, annenizin sizi sevdiği kadar sevemezmiş. Olay buradaymış zaten. Aşk yalan, geriye kalan anne oluyor. Sizin için üzülen o oluyor. Bir yerden sonra gerçekten "ağlarsa ana ağlıyor, gerisi yalan ağlıyor." Bir gün iki hafta, bir ay! Sonra kimse sizin için uğraşmıyor. Sizi canından çok sevdiğini iddia edenler bile bırakıyor da sizi, anneniz hep sizinle kalıyor.
Ve işte uyandı annem, yazının başındakileri yapacak şimdi. Aslında daha söylenecek çok sözüm vardı ama zamanım yok. Bu ara çok üzdüm annemi, bir sürpriz olsun da kendisi hakkında bir yazı bulsun istedim. Diğer okuyanlar, sizde biraz nemalandınız işte.
Bonus:
Annem, ben her zaman bir yolunu bulurum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder