Daha önce yazdım, ben yılbaşını artık 28(29) şubat gecesi kutluyorum. Zaten normali de bu.
İşte geçen hafta sonu, yılbaşını kutlayacağım. Tabii sadece bana yılbaşı olduğu için öyle özel eğlenceler falan düzenlenmemiş mekanlarda. En azından çoğu mekanda... Bende her hafta sonu yaptığım rutini yapmaya devam ettim. Bir rock barda içtim, oradan arkadaşımın barına gidip birazda orada içtim. Aslında doktorumun izin verdiği sadece üç bira ama aramızda kalsın, pek uymuyorum.
Gecenin devamında gideceğim daha iki mekan daha var. Bir sonrakine gidene kadar her şey normaldi. Her haftaki gibiydi. Rutinime devam ettim bende. Leyla Terasın o bildiğim merdivenlerini çıktım. Sondan bir önceki katta tuvaletler vardır, girip çişimi yaptım. Ve... O da ne? Karşımda bir bayrak var. Gök kuşağı renklerinde. Merdivende bir kaç kardeşimiz oturuyor. Bileklerini zarif göründüğünü düşündükleri bir biçimde yukarı doğru kırmışlar, muhabbet ediyorlar. "Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenleri" diyor şair. Öyle de yaptım. LGBT'nin tüm üyeleri karşımda. Mekan her zaman ki kadar kalabalık. Etrafa hızlıca göz gezdirdim, topluluğa şaşkınlıkla bakan kız grubuna doğru ilerledim. Ne olduğumu belli edip istenmeyen tekliflerden korunmak için yapılacak en doğru hareketi yapmış oldum.
Sonra? Artık rahatım. Mekan sahibine selamımı verdim. Her hafta sonu olduğu gibi eğlenmeye devam ettim. Lan yıl başı kutluyoruz, saat 12 de öpüşecek insan lazım. En ihtimalsiz yere düştük. Olsun, planımı değiştirecek değilim. Zaten yedek planları olan bir adam da değilim. Benimkine plan da denmez, bildiğiniz 3 yıllık falan rutin.
Alt katta bir kutuya bağış toplayan sarışına yanaştım. İnsanların gözünden cinsel yönelimlerini anlayacak kadar aralarında kaldım farklıların. Kız kutuyu bana bıraktı, tuvalete gitti. Açtım kutuyu, ayakkabı kutusu kadar olmasa da, bir şeyler birikmiş. Lan? "Yok artık dedim" kendi kendime. Sonra kız geldi. Tam iki muhabbetin belini kıracağız, yukarıdan kafasını uzatan arkadaş beni ısrar ile çağırdı yanına, çıkmak zorunda kaldık.
Sonrası bir kaç başarısız deneme. Dedim, olmayacak, ufaktan eve dönme planları yapıyorum. Zaten son biramı içeli bir saat falan olmuş, baktım arkadaşların birinde hala bira var. Bitsin gidelim dedik.
İşte o anda güneş doğdu. Siyah bukleli saçları ensesini ancak kapatacak uzunlukta olan o kara gözlü ceylanı gördüm. Olan bir anda oldu, "hasktir be" çektim. Sabahtan beri hiç çekinmeden her kadının dibinde biten ben, şimdi sanki üç kilometre koşmuşum da esnetme germe yapar gibi, gerim gerim geriniyorum.
Bir süre çok kararsız kaldım. Kafamın içi sanki bembeyaz bir sayfaya döndü. Gördüğüm güzellik bir silgi gibi kafamın içinden geçti sanki. Ne diyorduk lan biz tanışmak için? Merhabe? Mirhebe? Nasıldı lan o kelime? Sonra bir tsunami dalgazı gibi gerçekler beynime hücum etti. LGBT. Lan zaten bir tane lezbiyen sanal sevgilim var, bir de platonik aşkım olsun. Ne fark eder bu saatten sonra?
Cesaretimi topladım. (30 saniye falan sürdü ama toplamam) Bir şeyler geveledim tanıştık. Tahmin edeceğiniz gibi pek takmadı beni. Sonra da biri ile konuşmak için yanımdan ayrıldı. Döndüm, baktım benimkinin bira bitmiş, dediler "gidelim". Dedim "durduğumuz kabahat." Montlar falan giyilirken, baktım benim kız cam kenarında tek başına oturuyor. Üç adımda koca sahneyi aştım. Karşısına oturdum. Kollarımı kıvrık dizine doladım. Kafamı kollarımın üzerine yerleştirdim. En acıklı hikayemi anlatıp en azından bir muhabbet kurtarmak istedim. Lan? Daha iki hafta önce istemsizce ağzımdan dökülen hikaye, şimdi gitmiş kafamdan. Hayır ne yaptığımı bilmeyecek kadar sarhoş değilim. O gecenin sonunda evde içince olacak.
Kızın karşısında kendimi acındıramadım. Bildiğiniz saçmaladım. Sonrası yenilgiyi kabullenmekten başka, hiç bir şey... Tam giderken, "kalmamı ister misin" dedim. Nazikçe "hayır" dedi. "Çok yorgunum. Şu geceyi atlatıp eve gidip uyumak istiyorum." Kendisi bu gecenin organizatörü oluyormuş. "Haftaya" dedim. "Gene buraya gelir misin?" Güldü, "kaçta" diye sordu. "12" dedim. Cevap beklemeden gittim.
Romantik oldu lan sanki o gidişim. Olur mu lan? Gelir mi lan? Gelsin lan. Vallahi çok güzeldi, çok tatlıydı lan. Olacağından değil ya, beklemeyi seviyoruz. Olursa da çok güzel olur bence. Olmazsa umduğumuz ile değil, bulduğumuz ile yetinmece...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder