Bilmeyenler için özet geçeyim, bülbül güle aşık olur, gülün dikeni bülbülün kalbine girer, bülbül son bir şarkı söyle ve ölür.
Bülbül ölümsüz olur. Güle ne olur? Fikrim yok. Zaten benim hikayem daha farklı.
Dikenler bülbülün kalbine girmeden önce her tarafını çizerler. Bülbül korkar, gülden dikenlerini dökmesini ister. Gül hiç dikenlerini dökebilir mi? Bülbül istediğinin imkansızlığını görür, karamsarlığa düşer. Bir diken kalbine girene kadar güle gidecektir.
Ya da...
Bülbül gülü terk eder. Tek başına devam edeceğini düşünür. Kanat çırpar yeni hayatına, gülü düşünmek bile istemez. Gül orada kalacak sanır. Yapamazsam, yaralarım iyileşince dönerim diye düşünür. Dönmeye çalışır. Gülü orada bulur. Başka bülbüller ile... Onların şarkılarını dinlerken. Onların kalplerini çizerken, onları öldürürken.
Aşkın sonu ölüm. Her iki ihtimalde de, aşktan sonra ölüm geliyor. Bizim bülbül, ölümü seçip son şarkısını söyleyemedi. Şimdi yaşarken öldü.
Neşe, sevinç, mutluluk... Hepsi geçici, hepsi vadeli... Bülbül şakırtıları geçici olur. Hep öyle olmuştur. Ölürken bile mutludur onlar. Hikayemizin kahramanı ise, ölüm yerine mutsuzluğu seçti. Aşk yerine hayatı seçmek, kendi olmak için ondan vazgeçmek. Ama başaramadı. Aşkı tadan bir hayat, aşk olmadan da zaten ölüydü.
İki ihtimal dediğim de tam bu oluyor.
Diğer bülbülleri izlerdi, güllere şarkılar okuyanları. Kendisi de denedi, sesi eskisi gibi çıkmadı. Her güle, eski gülün hikayesi anlattı, hiç biri onu kabul etmedi. Sıkıştı kaldı. Bitti sandı. Biten hikaye okumadım ben, hiç bir hikaye bitmez. Sonlar hep yalandır. Parçanın bitimidir. En yavan hikaye bile sonsuza uzanır. Değişerek bile olsa, sonsuza ulaşır.
Bıraktı bizim bülbül. Son geldi sandı. Dedim ya, yanılıyordu. Onun hikayesi aslında burada başlıyordu. En güzel şarkılarını söylememişti daha. Perdeleri kapalı bir eve sığındı. Orada kendi kendine şakıdı. Yaşlı bir kadın duydu şarkılarını, onu bir kafese kapattı. Kafes altın değildi, bizim bülbül gene de vatanım demedi. Umurunda dahi olmadı kafes. Zaten uçmaktan yorulmuştu. Tüm gün şakıdı, acı acı öttü. En güzel hikayelerini, şarkılarını o kafeste söyledi. Yaşlı kadını son günlerinde ne kadar mutlu ettiğini bilemedi bile. Sonra, bir süre sonra, kadın öldü. Kadının evlatları kuş seven insanlar değildi, bülbülü saldılar. O da uçtu gitti.
Özgürce tekrar uçana kadar, esaretin farkında bile değildi. Güle uçtu hemen. Yerinde yeller esiyordu. Sonbaharın gülleri pek sevdiği söylemez. Dökülen yapraklara ağıt yaktı, boşalan parklara, üşüyen evsizlere, kendi dışında her şeye ağıt yaktı. Kar geldi, gitti. Sonra? Sonra tekrar bahar ve tekrar gül.
Bülbül güle görünmeden, uzaktan okudu şarkılarını. Gül duydu bu şarkılar,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder