
Daha sert vuruyor. Ancak hedef almada bir sıkıntı yaşamış olacak ki, makinenin yumuşak topuna değil, arkasındaki sert cama vuruyor. Camda hiç de o yumruğa yakışmayacak bir kırık, arkadaşın elinde ise yüreğindekinden daha büyük bir yara. Ama merak etmeyin, birazdan onunla kafa bulacak arkadaşları yüreğindeki yarayı da büyütecek. Bütün hafta sonu, adamla kafa bulmaya ayrıldı. İstanbul'dan arayıp bu çabalara eşlik ettim. "Sen merak etme kardeşim, o makineden intikamını alacağız."
Bir hafta sonra, ekip gene içti. Bu sefer eli yaralı kardeşimiz aramızda değil, ama gıyabında kafa bulmaya devam ediyoruz. Alkolün verdiği yetki ile, makineyi pataklama zamanının geldiğine inanıyoruz. Arkadaşın açtığı ufak delik, hala camda duruyor. İşin boktan yanı, o ufak kırığa hedef alan bir mal daha ortaya çıkıyor. Kendimden bahsediyorum. Neyle dalga geçsem başıma gelir zaten. Sağ elimin orta parmağının boğumu adeta ortadan ikiye ayrılıyor. Hala taşıdığım bir yara izi elde ediyorum. Kırılmış olacak ki, hatalı kaynıyor. Diğer elime göre şiş bir boğumum var. Ağrısı sızısı bir yıl kadar devam etti.
Elim kanlar içinde bakkala girdiğimde Ömer abi(bakkal) hiç şaşırmadı. Bir mendil sattı, "oğlum siz hepiniz manyaksınız" dedi. Makine ile bitmemiş hesabı olan insanlarız artık. "Abi" dedim, "ya o makineyi yarın buradan kaldır, ya da biz ona ekipçe çok pis dalacaz, tatsızlık çıkacak." Ne makine gitti, ne biz onu pataklamaktan vazgeçtik. En azından başka gazi vermedik.
Doktor röntgende kırıl olmaması mikro kırıklar olmadığı anlamına gelmez diyor. Bir kaç saat önce dedi bunu. ayağım için gittim. Bilmeyenler için söyleyeyim, üzerinden bir araba geçti. Doktor da dahil herkes arabanın markasını sordu. Ben anlamadım ama, önemli bir durum herhalde. Abim nasıl oldu diye sordu. Hiç, dedim. Canım sıkıldı, ilgi çekmek için ayağımı arabanın altına soktum. Nasıl olacak arkadaş, kaza işte. Geliyorum demiyor. Annem, kırık olsa üzerine basamazsın dedi, o sırada ben sekerek arabaya gidiyordum. Üzerine basamıyorum zaten dememin gerekmesi ne acı bir durum. Aynı anne, olayı ilk duyduğunda arabanın ne işi var ayağının üstünde dedi. Gerçekten beni benden alan yorumları oluyor.
Doktor bir hafta kadar istirahat verdi. Üzerine basma, sadece yat dedi. Bu yaşımızda yatalak olduk gibi hissettim bir an. Sonra, kendimi savaş gazisi olarak düşündüm. Daha iyi hissettirdi. Hastahaneye falan yat deseler, tabii gerekli şeyler bunlar derdim. Kedi ve göt arasında bağlantı kurup can sıkmayın, bildiğiniz yaralıyım. Kolay değil, araba geçti üzerinden. Kırık falan yok da demeyin, doktorun dediği gibi mikro kırıklar kesin vardır. Hemde binlerce, milyonlarca. Zaten her kırık öyle röntgenle görünmez. Görünseydi, postmodern tablo gibi kalp röntgen sahibi olurdum. Çektirir çektirir satar, paranın belini kırardım.
Not: Yalnız o makinelerden çalan şarkı acayip gaz vermiyor mu lan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder