5 Nisan 2014 Cumartesi

Spid Erman

Bir arkadaşım ile konuşma arasında çocukluk aşkından bahsediyor. Bahsettiği kişi ben değilim, benim bir arkadaşım. Nasıl yaaa? Ben dururken, nasıl bir başkasına aşık olabiliyor la bu kız? Yakışıklı, komik, ilgi çekici falan olan benim, sen nasıl ben dururken ona aşık olursun ki? Ciddiyim, bir anda uyuz oldum. 

Birisi istediğim bir şeyi benden daha iyi yaparsa, içten içe çok pis kıl olurum. Zarar vermeye falan çalışırım. Elimde değil, kıskanç adamım ben. 

Etrafta radyoaktif bir örümcek falan varsa, o kesinlikle beni ısırmalıdır. Bir arkadaşımı falan ısırsa, bıçaklarım o arkadaşımı. Sıra dışı olaylar da benim başıma gelmeli yani. İlla süper güçler kazanmam gerekmiyor. Çok saçma bir trafik kazası  bile olsa, ilginç bir şey ise o benim başıma gelmeli. 

Geçen günlerde, gene gece gezmelerimden birinde, bir kıza yanaştım. Pek ilgilenmedi benimle, zaten ağzım falan kayıyordu, başarıya ulaşmak son derece düşük bir ihtimaldi. Açıkçası zaten çok da bir beklentim yoktu. Kız başka bir oğlanı beğendi, dur yardım edeyim dedim, bir de ne göreyim? Beğendiği oğlan benim arkadaşım. Gittim çocuğu getirdim ama o günden beri hala adını küfür ile anıyorum adamım. Hiç tanımadığım biri olsaydı, hatırlamazdım bile. Ama benim bir arkadaşımın bana tercih edilmesi, cidden sinirime dokunuyor. 

Grubun kimlerden falan oluştuğu önemli değil, en beğenilen fikir de benim olmalı. Bazen anket gruplarına katılıyorum, hiç tanımadığım insanlar ile bir konu üzerine fikir beyan ediyoruz. İşte orada, en ilginç, en akla gelmedik fikirleri ben söylemeliyim. Toplantıya liderlik eden çalışan, benimle diğer herkesle ilgilendiğinden daha çok ilgilenmeli. Çok saçma ama, var bende böyle bir durum.

Hayatta ikinci diye bir şey yok. Birinci var, ve diğerleri...

Bir arkadaşım ve onun bir arkadaşı var. Üç kişiyiz, konumuz yazı, arkadaşın arkadaşı olan, yazdığı bir şiiri okuyor, ya da öyle bir şey. Çok ilgili değilim. Bana soyut gelen şeyleri anlayamıyorum, anlayamadığım şey ile ilgilenmiyorum. Belki yazılmış en iyi şiiridir, ama ben sadece soyut kavramlar duyuyorum. Hiç bir şey hissetmiyorum. Kendimce alay ediyorum. Arkadaşım, "bu olmasaydı daha iyi konuşabilirdik" diyor. Hiç alınmıyorum, adam haklı. Onlara bensiz kısa bir mola veriyorum. O anda arkadaşım benim askerden kaçtığımı, diğer elemanınsa akademisyen olmaya çalıştığını söylüyor. Haklı aslında, benim yazma amacım kendi acımdan kurtulma çabasıydı. Kendi yazıma bile kendime verdiğim değerin onda birini vermedim. Ama arkadaş öyle değince, radyoaktif örümcek beni değil, diğer elemanı ısırmış oldu. Haliyle gene sinir oldum. Aslında çok gereksiz yere sinir oluyorum. Bunu bilmek pek de yardımcı olmuyor. Çünkü, örümcek adamı örümcek adam yapan, o ufak ısırık değildi. En büyük özelliği duvarlarda yürümesi değil, iyi bir insan olmasıdır.

Ben dururken nasıl ona aşık olur? Cevap basit. Bu konuyu konuştuğum kız burç falan bakımından bana benziyor. Aşık olduğu elemanda benim en yakın arkadaşım. Nasıl ki ben onu en yakın arkadaş olarak görüyorsam, karşı cinsten bana benzeyen birinin de ona aşık olması gayet normal. Başka bir açıklaması olamaz. Çünkü ben her türlü aşık olunacak adamım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder