22 Ocak 2014 Çarşamba

Mevlana

Dünya tarihinde görülmemiş bir kargaşa döneminin hemen sonrasında, etkiler daha devam ederken Anadolu'da doğan bir güneş... Mevlana

Ama önce, insanların ne kadar birbirine bağlı olduğuna bir kanıt sunmak istiyorum. Eski dünyamızın merkezi sayılan toprakların çok uzaklarında, Moğolistan'da bir kabile reisi, güçten düşüş başka bir kabile reisinin obasını basıyor. Basılan oba güçlü bir babanın genç ve belki de yetersiz oğlu Temuçin'in obasıdır. Kendisine bağlı olanların bağları birer birer koparken, birde zayıf obası bu baskına hedef olmuş, karısı Börte esir düşmüştür. 

Kısacası adamın reisin biri, yan obayı basıp reisin karısını kendisine odalık etmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmüş. Sonrası tüm dünyanın kaderini baştan sona değiştiren olaylar zinciri. O zayıf obanın reisi, bizim bugün Cengiz Han diye tanıdığımız kişiydi. 

Bilinen dünya topraklarının 2/3'ünü ele geçiren bir devlet kurdu Cengiz Han. Sadece yaptığı yıkım ve katliamlar değil, önünde sürüklediği kavimlerde değiştirdi dünya tarihini. Hatta 13. yy'da Avrupa nüfusunun yarısından fazlasını öldüren Kara Veba'da bile Moğol ordularının ölü fareleri biyolojik silah olarak kullanmasının payı vardır. (tabii asıl neden adamların pis olması. 17.yy'da dahi Osmanlıyı gezen bir Avrupalı Seyyah "Türkler biraz salak, yıkanarak hastalıklardan uzak durabileceklerini sanıyorlar" mealinde bir şeyler karalamıştı)

Biz dönelim asıl konumuza. Anadolu önce aldığı göçler ile karışmış, sonra Moğollar ile savaşan Türkiye Selçuklu batışa gitmiş. Ortada ne bir otorite kalmış, ne bir güven. Belki de Türkiye'de yaşadığımız bu kaos sistemi bize o günlerden mirastır. 

Temelleri daha önceki yoğun göçlerde ve hızlı islamlaşma döneminde atılan tarikat, bu otorite boşluğunda altın dönemlerini yaşamaya başlamışlar. İşte Mevlana böyle bir dönemde ortaya çıkmıştır. "Gel ne olursan ol gel" demiştir. Etrafına insan toplamaya ihtiyacı vardır. O insanlara güven, insanlar ona güç vermiştir. Gücün olduğu yerde suç kapıdan, pencereden sızar. İftira olmasın, adamın işlerini araştırmadım, ne suçlara bulaşmıştır, yada temiz kalmayı başarmış mıdır, bilmem, ama bildiğim şey, Mevlana'nın sadece bir imaj çalışması olduğu. Çünkü ihtiyaç dönemlerinde, kahramanların varlığı hayatidir. 

Ünlü mesnevisinde "Kadınların akli melekeleri göreli olarak düşük olduğu için, kadınların düşlerinin de erkekler kadar gerçekçi olmadığını " yazar. Şimdi bana bu adamın alim olduğunu mu söylüyorsunuz? Hayır işin cinsiyetçilik boyutunda değilim. Ben kendim cinsiyetçi bir insanım bir yerde. Ben bu adamın hayatı anlamadığını görüyorum burada. Kadınların akli melekeleri düşük mü? Göreli bile olsa ağza alınamayacak bir iddia bu.

Kadınlar Mevlana gibi hayatı anlayamayan salaklara kendilerini aptal kabul ettirebilecek kadar akıllıdır.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder