22 Ocak 2014 Çarşamba

Azimle Sıçıp Toprağı Delmek

Sevdiğim bir arkadaşın, Türkiye'de okuma süresi sona ermiş, kendi okuluna geri dönecek. Veda babında tüm arkadaşları ile görüşmek için Facebook'ta bir etkinlik ayarlamış. Kızla ortak arkadaşımız, benim gibi aklı başında olan kuzenimdi. Mekanı bilmediğim için sordum, nerede burası kuzen? Kadıköy'de dedi. 

Yakar beni oralar. 

Neyse efendim, çıktım yollara, kıta değiştirdi. Kara kedi diye bir yerde buluşulacak. Benim kuzen ne de olsa biliyordur diye, Kadıköy'de onla buluşmak için çıktım yola. Vardım Kadıköy'e, aradım açmadı kuzen. Mesaj çekmiş, Mekan nerede bilmiyorum, Kadıköy'deyim. Bende duymamışım, beş dakika sonra gördüm mesajları aradım. Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor diyen o çirkin kadın sesi çıktı karşıma. E devir internet devri, çıkardım telefonu yazdım Google amcama. Nerede bu "kara kedi bar Kadıköy". Soruya soru ile cevap verdi, "Did yu miğn Kara Kedi Taksim?" Yok lan, olur mu öyle şey, Kadıköy'de benim aradığı mekan. Sorduk o kadar kuzene, sen mi bilecen, kuzenim mi bilecek eyyy google? E peki madem dedi, Sarı ve Kara Kedi Cafe var Kadıköy'de. Sen ona git. 

Dediği yerde öyle bir mekan olmamakla birlikte, benim için gayet tehlikeli olan diyarlara sürükledi beni. Aynı sokakları defalarca geçtim. Burada dediği yerde bildiğin apartmanlar var. İnsanların yaşadığı apartmanlar. Ve ıssız sokaklar. Kafamı kaldırmış camlarına bakıyorum. Bir polis gelse " Nabıyon lan burda ?" diye sorsa cevap veremeyeceğim, biliyorum. 

Tam bir buçuk saat aradım. 

En sonunda vazgeçtim, yüz yılın taşıma yolu metrobüse yürümeye başladım. Bu sokaklardan son geçişlerimde içimde kopan fırtınalar geldi aklıma. Ben bu yolda can verdim lan. Yemin olsun koşarak geçtim yolun bir kısmını. 

Metrobüste Magna'dan cevap geldi. "Kadıköy'deymişsin ama biz taksimde buluştuk." Sonra kuzen aradı. "Olm sen de mi kadı köyde bir buçuk saat olamayan mekanı aradın diye sordu?" Cevap verdim: "Olm ben bir buçuk saat arayarak olmayan mekanı buldum." 

Beş yaşımda falandım. Kafayı sehpaya vurarak üç buçuk dikişlik yara açmıştım. Kaşımın üzerinde taşırım hala izini. "Noldu?" diye sorana, "Faffaya vurdum" diye cevap veriyordum. Bizim kuzen de beni düzeltiyor "Faffa değil o, seffa"

Bak işte adamın seni nasıl düzelttiği gün gibi ortadayken, sen neden güvendin be olm. 

Yemin ederim olmayan mekanı arayan bu azmimiz, paralel bir evren de aşağıdakine neden olmuştur. E azimle sıçmak böyle bir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder