23 Ocak 2014 Perşembe

Eski Dostlar

İlkokul bebesiydim. Çok net hatırlamıyorum o günü. Sadece çok canımın sıkıldığını hatırlıyorum. Rahmetli dedem ile beraberdik. Sessiz, suskun ve sıkkın bir halde... Sonra dedem bir şey yaptı, bugün bile içimde yeri olan bir şey, şarkı söyledi. Eski Dostlar...

Bir arkadaş ortamında herkes lisede yaptığı fırlamalıkları anlatıyordu. Orta okulu beraber okuduğum bir arkadaşım, "abi lisede herkes fırlama oluyor da, ben orta okulda bile Cenker kadar fırlama olabileni görmedim" demişti. İşte bu fırlamalık sayesinde tanışmıştık. 

Gene bir şeyler yapmıştım, dershanede dersten atılmayı başarmıştım. Büyük ihtimal fen dersiydi. Pek haz etmediğimden sürekli dersten atılmayla sonuçlanan yaramazlıklarım oldu. Ben kapıdan çıkıyordum, o geç kalmış yan kapıdan giriyordu. Günaydın diledi, adımı söyledi.  Gerçek tanışma hikayemiz buydu. 

Üç gün sonra ilk okuldan beri arkdaş olduğumuzu öğrendim. Tabii ki bunun bir yalan olduğunu biliyordum. Zararsız bir yalan. İnsanlara böyle söylemeye başladı, itiraz etmedim. aslında bu ilk yalan, diğerlerinin kapısını açan bir anahtar olmuştu. 

İlk taksime çıkmalar, Beşiktaş Çarşısı'na, Ak Merkeze gitmeler hep onunla ve beni tanıştırdığı yeni arkadaşlarım ile olmuştu. 

Aradan zaman geçti, biraz büyüdük. Ekibimiz üç erkek bir kız haline geldi. Her gün okuldan sonra onlardan birinin evinde toplanır, muhabbet eder, bir şeyler ile uğraşırdık. Altın zamanlardı gerçekten. Çok şey öğrendim, çok şey yaşadım. 

İlk şarabımı onlar ile içtim, bir kız ile aynı yatakta ilk defa onlar sayesinde uyudum. Dertlerimi anlattım, onlarınkileri dinlemeye çalıştım. Ama hep aradaki yalan dolanı hissettim. Kendini olduğundan farklı gösterme çabasını sezdim. Bende dahil, hepimiz olmadığımız biri gibi davranmaya çalışıyorduk. En çok o abartıyordu, en saçma yalanları o söylüyordu. Bilemezdim ki içinde ne olduğunu. Şimdi baktığımda neden bu kadar yalan söylediğini, onlara neden inanmak zorunda olduğunu anlıyorum. Kendisini olduğu gibi kabullenmesi o kadar zordu ki, başka bir benlik yaratmaya çalıştı. 

Birinin en yakın arkadaşı olmak ne kadar zordur hiç düşündünüz mü? Bu kardeş olmaktan ötedir, çünkü kardeşinizi kader seçer, arkadaşınızı ise siz seçersiniz. Aklınız, mantığınız ve sevginizle seçersiniz arkadaşlarınızı. 

İnanmış göründüğüm her yalan bağımı çözüyordu. Elimden bir şey geleceğini düşünemiyordum. Kurduğu yalan dünyada yaşıyordu, onu çıkarıcağıma kendimi o dünyaya bırakıyordum. Yalanlar o kadar tatlı ki, inanmak istiyordum. 

Ama içimde bir lanet gibi büyüyen gerçekçilik hissim vardı. Her zaman işin aslını, yani gerçeği bilmek istedim. Beşikten mezara değişmeyecek tek şeyim, gerçeklik isteğim olacaktır. 
Dedemin sesi o kadar güzeldi ki, ilk defa duyduğum Eski Dostlar şarkısı, beni ağlatmıştı. Bırakın eskiyi, dost edinecek yaşta bile değildim. Ne söylediğinin önemi yoktu, önemli olan nasıl söylediğiydi. Gerçek olan, o sesin çok güzel olduğuydu.

Yalan olan söylenen kelimeler değildi, yalan olan onun bu yalanlara ihtiyacıydı. Arkadaşım için hiç bir şey yapmadım. Bir şeyler yapmak yerine, kaçmayı tercih edecek yaşlardaydım. Onun yalanlarında boğulmaktansa, kendi gerçekliğime kaçtım. Yalnız bıraktım. Nasıl da ağlamıştı bırakma beni kardeşim, diye. 

Yıllar sonra o çok değişik bir yaşamda, ben çok daha değişik bir yaşamdayım. Düşününce içimi sızlatan hatalarımdandır. Yardım etme şansım varken, kaçmak. Umarım bulduğu şeyler onu mutlu etmiştir ve artık yalanlara ihtiyacı yoktur. 

Hayatla ilgili öğüt vermeye çalışanlardan nefret ediyorum. Kendim de farkında olmadan yapıyorumdur kesin. hiç birimiz kendimize göre bile mükemmel değiliz. Benim hatamı yapmayın, eğer arkadaşınız yalanları ile kendini kandırıyorsa, buna müsaade etmeyin. Gerçek bir arkadaşın yapması gereken budur. Arkadaşını korumak, kendisinden bile...

Ve son olarak, özür dilerim kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder