26 Temmuz 2014 Cumartesi

Korku

Korku filmlerinden hiç korkmam, hatta komik bulurum. Gerçek olmadığını bildiğim zombiler, vampirler ya da rüyada insan avlayan fantastik karakterler var o filmlerde. Seri katiller ise asla beni bulamayacak uzaktaki kişilerdir. 

Yavaş yavaş gelen bir ölüm beni korkutmaz. Bir gün herkes ölecek, bunu bilerek yaşıyoruz. Kötü bir sürpriz olarak gelmediği sürece, kendi ölümüm bile korkutucu değil. Sakat kalmak çok daha korkutucu geliyor. Sakat kalsam, bir süre sonra buna alışacağım fikri ise bu korkuyu siliyor. İnsan her şeye alışıyor, yokluğa da alışıyor, varlığa da. 

Benim için en korkutucu şey ise gerçekler. Daha doğrusu, gerçek sandığım bir şeyin sadece hayal olması, sadece bana gerçek olması. Bir insanı olmadığı bir şey olarak görmek, kendi gördüğünü evrensel bir gerçek sanmak. İşte kokutucu olan bu gerçekliğin yıkılmasıdır. İhtimal olarak aklıma geldiğinde bile içimde koyu bir korku yaratmıştı, başıma geldi. En korkunç şeyin en beterinin bu olduğunu sandım. 

Beterin beteri vardır, varmış. 

Daha beteri ise, hayal bile edemeyeceğiniz gerçeklermiş. İnsanlığın en korkunç hallerini düşünün. Benim için bu IŞID'di son günlerde. Bırakın farklı dini milleti, sırf farklı bir mezhepte diye insanları katleden ruh hastası insanlar topluluğu. Katletikleri insanların ciğerlerini yemeleri, reşit olmamız kızlara cihat nikahı kıymaları... Bu adamlar ortaya çıkana kadar bunları düşünemezdim bile. Bir kaç gece öncesine kadar da en beterinin bu olduğunu sanıyordum. 

Çocuk pornosu deyince aklınıza ne geliyor? Sizi bilemem benim aklıma reşit olmayan 10-12 yaşındaki kız çocukları geliyor. En düşük yaş olarak bunu düşünmüştüm. Hayır, daha beteri varmış. Ölüm pornosunu hiç duydunuz mu? Şehir efsanesi sanıyordum. Hayır gerçekmiş ve çocuk pornosu ile bir arada olabiliyormuş. Kiralık katiller gerçekmiş, 10 dolar karşılığında bir uzvunu kesenler gerçekmiş, kiralık tecavüzcüler gerçekmiş, kendi erkeklik uzvunu mangalda pişirenler, kendi kendine kadın sünneti yapan kadınlar, cenin satın alıp yiyenler, kaçırdıkları evsizler üzerinde bilimsel deney yapanlar, NAZİ Almanyası, Sovyet ve ABD gibi devletlerin savaş esirleri ve hiç bir şeyden haberi olmayan kendi askerleri üzerinde yaptıkları deneyler gerçekmiş. Tüm bu gerçeklerden daha beteri, tüm bu iğrençlikleri izlemekten haz alan büyük bir güruh kocaman bir gerçekmiş. 

En son bilinçsizce elime kuran aldığımda büyük bir şok yaşamıştım, gerçek sandıklarımın hayal olduğunu görmüştüm. Bu sefer hayal bile edemediğim gerçekleri duydum, çok azını gördüm. Gecenin geri kalanını Felak ve Nas okuyarak geçirdim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder