26 Mayıs 2014 Pazartesi

Temet Nosce

Kaç evren var, kaç boyut var, kaç ben var bilmiyorum. Kim olduğumu, ne olduğu mu bilmiyorum. Tek bir tane beni bile anlayamadım, diğer benler benim neyime?  Umurumda da olmaması gerekir değil mi? Hayır, işte farkımız burada. Çünkü benim umurumda, çünkü bildiğim ender şeylerden biri, kendimi bilmek zorunda olduğum. Yoksa bir asalak bitten, bir mantardan, bir virüsten farkımı bulamam. 


Bir erkek nedir, neye sahiptir? 
Eğer kendisi değilse, hiç bir şeye sahip değildir. 



Büyülü kelimeler. Tüm sıkıntılarım kaynağı olan soru, ve tersten cevabım. Sizin için, çoğunuz için sadece şarkı sözleri bunlar. Benim için şarkıdan ötesi...

Kaç ben var bilmiyorum ama, hepsinin kafasında sabit olanı biliyorum. Her birimiz, ben olan herkes, yani biz, ölüm fikri ile birlikte doğduk. Depresyondan çok önce, Martin Eden'den önce, Dövüş Kulübünden önce, Aleksey Niliç Kirilov'dan bile önce kafamda olan, kafamızda olan düşünce. Belki tarih okumak istememin bile nedeni olan ölüm düşüncesi. Benim marangozum, deyim yerindeyse benim yaratıcım olan fikir. 

Size hepinizin bildiği, ama hiç birinizin hakkında konuşmadığı bir sır vereyim mi? Her canlı, her biri gözleri kapalı olarak ölüme koşmaktan başka hiç bir şey yapmıyor.  Bu kısacık ömür zamanında, hayatta kalmaya çalışırken, rahat bir yaşamın peşinde koşarken, en önemli noktayı atlıyor insan. Bu ömrü yaşayanın kim olduğu hakkında hiç bir fikri olmadan, ölüp toprak oluyorlar. Kendilerini tanımıyorlar, görmüyorlar, duymuyorlar bile. Zaten kısacık olan ömür, kocaman bir yalana dönüşüyor. Yalandan rahat bir ömür, tebrikler bu sizin için büyük ödül. 

Kendini tanıdıkça, acı alır insanı. Boğucu bir hayvan olur, gırtlağına yapışır. Ölüyorum sanır insan, ama ölmez. Kaçarsa ölür, acıdan kaçmak, kendinden kaçmaktır. Her acı kabullenilmeli. Her acı yaşanmalı. Acılar üretmeli insan kendisine, neyin kendisini acıttığını bilirse, daha iyi tanır kendisini. Mutluluklar sevinçler aldatıcıdır. Parlayan gözler gibi, yalan sevgiler gibidir. Yolu gösterenler onlar değildir. Çünkü onlar istenenlerdir. Sonsuz yol varken, istediğinizin gerçek yolunuz olduğunu asla bilemezsiniz. Sonsuz yoldan sadece gerçek olan yol sonsuzluğa çıkar. Siz bu cümleyi biraz düşünseniz? Ne kadar az düşünüyorsunuz. 

Bir anne babanın, arkadaşların dostların, sevgililerin duymak isteyeceği şeyler değil bunlar. Benim de elimde değil, yazmam gereken şeyler bunlar. Zamanım kısa, ölüm her zaman kapıda. Ha bin yıl sonra, ha elli yıl, ha bir an sonra? Sonsuzluk karşısında zaten hepsi an değil mi? Her an da sonsuz değil mi? Eğer sen kendin bilmezsen, bu nice okumak değil mi? Kendin bilmek, tek gerçek yol değil mi?

Bazen diyorum ki, bırak, herkes gibi ol. Düşünme. Tek derdin kazanacağın para, evleneceğin kadın, yetiştireceğin çocuk olsun. Bırak, zaman alsın seni ellerine, kendi anının sonuna kadar taşısın. Bilincini sil, kafa rahat olsun. Onların yollarında yürü, zaten her şey için bir yol çizilmiş, buna uy, siktir et gerisini. Yalandan bir gülümseme takınmak senin için zaten kolay, idmanlısın zaten tüm hayatından. Başkaları için değil, kendin için takın o gülümsemeyi, o koruyucu maskeyi. Acı acı konuşma, kimseyi ağlatma, kimseyi üzme. Sığ sularda takıl, derinlere gitme. Zaten oldum olası yüzmek seni yorardı, içilen sigaralar cabası oldu. Siktir ediver beyaa, de Trakyalı kanı var sende, en sağlam uyuşturucudan daha rahat bir kafa sağlar o sana. 

Ama anlamadığım bir şey engel oluyor. Belki paralel bir evrende başarmış olan ben, belki önceki hayatlarımdan bir ses, "sen, sen olmak zorundasın" diyor. "Çocukluğundan beri kahraman olmak istiyorsun, hiç ufak hayallerin olmadı senin. Büyük paralar ile büyük hayaller satın alınamaz. Alına bilse, dünyanın tüm servetlerini önüne dökerlerdi, hayallerini satın alabilmek için. Senin kendini gördüğün yerde, sadece bir anlığına görmek için her şeyini verenler olurdu." Böyle saçma sapan konuşuyor biri benimle. 

Kafamın içinde bir yerlerde sürekli bir cevap için yeni sorular soruyorum. Bir yolunu bulup cevapları bulmayacağım. Sadece cevaplara giden yolu bulacağım, sonra cevaplarında bir anlamı kalmayacak. Pek bir şey bilmiyorum aslında ama, en emin olduğum bilgi, eğer kendi yolumda yürümezsem, ölüm beni istediğimden çok daha erken alacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder