23 Mayıs 2014 Cuma

Bir rezaletin kısa tarihi

Çok rezalet yaşadım, fakat hiç biri bu kadar kitlesel değildi. Kendi çapımda rezaletlerdi. eh, pek bir çapım da oladığı için, önemli sayılmazlar. 

Ulusal bir televizyon kanalında yayınlanan programda altıma kaçırdığımı anlatmış olmamdan bahsediyorum. Belki izlediniz, belkide bu rezaleti ilk defa buradan duyuyorsunuz. Ha, ailemi tanıyorsanız, ilk defa duyma şansınız yok. Sanki televizyona çıkıp ülke kurtarmışım gibi her gelene izletiyorlardı bir ara. Hadi anneler çocukları ile her zaman gurur duyar da, özellikle hayattaki en hakiki müşridi ciddiyet olan babamında tüm arkadaşlarına açıp açıp videoyu izletmesi gerçekten çok ilginç. 

Peki ne oldu da bakkala gitmeye üşenen ben, bir televizyon programına katılmak için bir kaç kere Bebek semtine, oradan Arjantin'e kadar gidebildim? Tamamen eski kız arkadaşıma atarım suçu. Bu arkadaşımız, "Canlı Para" isimli programa baş vurmuş. Programın adından da belli olacağı gibi amaç kısa yoldan biraz para kazanmak. Yanına birini al, gel demişler. Babasına sormuş, adam uğraşmamış. Tabii babaların böyle şansları var ama erkek arkadaşların yok. Benim hiç yok. Zaten başıma ne geliyorsa her teklife "olur yeaa" kafasıyla bakmamdan geliyor. teklif sevgilimden değil, dış kapının bilmem kaçıncı mandalından gelse de, olur ya derim. 

Neyse efendim, yapımcı şirket önce bizi bedava izleyici olarak programa götürdü, sonra ofislerine, Bebek'e çağırdı. Tam hatırlamıyorum ama galiba Bebek'e ilk gidişimde bu vesile ile oldu. Elinize bir form veriyorlar, dolduruyorsunuz. Sonra kamera karşısında formda yazan şeyleri bir daha tekrarlıyorsunuz. Niye yazdık o zaman o formu? Mantık aramamak gerek herhalde. Neyse biz hele hüle, yaptık başvuruyu, bu sefer beni bir heyecan sardı. Sürekli sevgilime "aradılar mı, cevap var mı?" diye soruyorum. Bir hafta içinde geri dönüş olur diye duymuştum çünkü bir yerden. Cevap geldi, ama yanlış yere geldi. Bana geldi. Aradılar, yüzsüz yüzsüz, "sen o kızı bırak, başkası ile tekrar baş vur" dediler. "Lan benim gül gibi sevgilimin neyini beğenmiyorsunuz siz" diyemedim. Olamaz öyle şey falan dedim, biraz ısrar ettiler olur dedim. Evet dedik de, kız arkadaşa bunu söylemek var. Utana sıkıla açıkladım durumu, istersen bende gitmeyeyim dedim. Olur mu öyle şey saçmalama falan dedi ama insan üzülür yani. Saçma bir program tarafından bile olsa reddedilmek kötü şey. 

Ama reddedilir tabii. Parayı kazanırsan ne yapacaksın diye soruyorlar, "ananeme ev alacağım, eğitimime harcayacağım, dünyayı gezeceğim." Bunlar güzel şeyler ama o mülakata katılan herkesin söylediği şeyler. E senin farkın ne? Ben ne dedim? "Faize yatırır yada tefecilik yaparım." falan dedim. Yoksa onun tip falan televizyon için benden daha düzgün. Her şey için çoğu kişinin tipi benden düzgün zaten. Ama yiğidi öldür(me lan ne öldürüyorsun) hakkını ver, gayet güzel kızdı. 

Bende beraber gidecek birini aradım, bulamadım. Anam meraklı değil, babam fazla meraklı, daha beteri fazla dominant. Canlı yayında aile kavgasına gerek yok. Halam geldi aklıma, sonra dedim ne halası ya, ben alır kuzenimi giderim. Adamın bilgisine falan güvenmiyorum. Bilgili insan istesem anamı babamı halamı falan alırım. Benim bilmediğim şeyleri biliyorlar, yaş farkından falan. Ama benim amacım daha çok eğlenmek olduğu için, kuzenimi alayım yanıma dedim. Beraber büyüdük, beraber çok halt karıştırdık falan. Anılara bir anı daha ekleriz dedim. Zaten öyle pek para peşinde tiplerde değiliz. Rahat kafa ile yarışırız dedim. 

Dedim de, adamı oraya götürmek fazla uzun sürdü. Herif bir türlü uygun olmayınca sürekli telefonda randavu ertelemek zorunda kaldım. Bu arada konuştuğum herifle kanka oldum. "Ya seni aramak iyi geliyor, baya gülüyorum falan" dedi. Sonra facebook sitesinden ekledi falan. Orada gördüm işte Wipeout başvurusunu. Hemen başvurdum. Gene mülakata çağırdılar, gene gittim. Ama bu sefer o rahat tavırlarımdan eser yok. Heyecan yaptım bildiğiniz. Bir iki ay sonra, tam umudumu kaybettiğim sırada aradılar. Pasaportu hazırla Arjantin'e gidiyorsun dediler. O gazla bir milyarlık senet imzaladım bir kaç set kitap aldım. Heyecanlanınca fazla saçmalıyorum ben. Başka birinin senedine de kefil oldum, ödemedi falan, mahkemelik oluyorduk neredeyse ama o başka hikaye. 

Arjantin'e gitmeden, "sen gene bir Bebek'e gel" dediler. Gittim. Karşıma bir nemrut oturttular, ne desem ha, ha, hee, eee, falan diyor. Adet gününde midir nedir? Aga dedim, ben bunu güldürecem. Aklıma o elzem hikayem geldi. Konuşamıyorken altıma sıçmayı bırakmış olan ben, 20 yaşımda tam üç kere altıma kaçırmıştım. Anlattım hikayemi, bir tebessüm etti. "Başından geçen ilginç bir şey anlat" ütopyasına bir kere daha başarılı bir cevap vermiştim. Her seferinde de farklı hikaye anlattığımdan kendime güvenim tavan yapmıştı. Ama en anlatılmayacak olanı, en yanlış yerde anlattığımı fark etmem 20 saniye falan sürdü. Çünkü bu seferki görüşme editöryel denilen cinstenmiş. Yani direk sunucuya benim hakkımda gidecek bilgiymiş. 

Asıl altına sıçışı işte o anda yaşadım. 

Sonrası Arjantin ve işte bu. (işte bu dedim ama, videoyu buraya koymayı beceremedim. siz merak ediyorsanız google amcaya cırcır cenker yazın, ben çıkarım oradan bir yerden)

Bitmedi, bunlar benim gibi malı buldular, başka yarışmalar için çağırıyorlar. Zaten o Wipeout'ta yarışan çoğu kişiyi çağırıyorlardı. Eş ile gel diyorlar bir de. E eşim belli benim o zamanlar, dedim bak kızı almıyorsunuz, boşuna gelmeyelim. Aaaa olur mu falan. Ulan elimize bir form verdiler, bir tane olumlu cevap yok. Spor hayatınızın bir parçası mı? Yok. Ekstrem bir spor ile deneyiminiz oldu mu? Yok. Paraşütle atlama falan? Yok. Tabii ki gene kabul etmediler. Bu sefer arayıp başka eş bul deme şansları da yoktu, çünkü sadece sevgililer yarışıyordu. Gerçi bu utanmazlar, ayrıl o kızdan sana yaramaz o falan da derler diye korktum bir ara. Ne derlerse yapıyordum. Keşke deselermiş lan aslında. 

Son olarak bugün geçen gün aradılar. Gene bir yarışma için görüşmeye çağırdılar.  Yüzsüz gene sevgilimi sordu. Yok aga dedim, ayrıldık biz. Artık dedim siz bulun bana bir hatun. Gülüşmeler falan. Bugün gidişim başka yazıya konu olur, burda böyle yarım bıraktım, kestim attım, belki merak eden olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder