7 Ağustos 2018 Salı

Ve İyi Adamlar Kötülüğü Doğduğu Yere Gömdüler

Çok doğru bir deyiş vardır. "Tarihi kazananlar yazar"

Çok ender de olsa kaybedene hakkı verilir. Mesela Hannibal Barca hak ettiği övgüyü geç de olsa almıştır. Tam olarak almıştır diyemiyorum çünkü Roma'ya karşı haklı bir savaş vermiş bu adamı hala kana susamış barbar olarak tanıtan kitaplar ve belgeseller mevcut. Trajikomik dedikleri tam olarak bu olsa gerek. Üçüncü Fön Savaşı'nın sonunda taş üstünde taş bırakmadıkları Kartaca'ya barbar diyen Roma'nın sözcüleri bugün hala aynı kafadan devam ediyorlar. Kazandıkları sürece de iyi adam olacaklar. Yalnız kendi medeniyetleri için değil, etkiledikleri her birey için de... 

Anlatmak  istediğim de bu. Her kazananı iyi adam olarak görmememiz gerektiği. Sonuçta hayat dandik bir Holivut filmi değil. 

Daha önce yazmıştım, tekrarlayayım. Çekilen tarih belgesellerinin yarısı, İkinci Dünya Savaşı üzerinedir. Bu belgesellerin ağırlık noktasın da Naziler ve ikon haline gelmiş liderleri Hitler vardır. İstisnasız tümü, Hitler ve Nazi Almanyası'nın ne kadar şeytani bir imparatorluk olduğu hakkındadır. Eğer kazansalardı, üstün ırkları dışında dünyada yaşayan insan kalmayacaktı. Ancak tanrının* isteği, beşerin azmiyle batının hür insanları, iyiliğin şövalyeleri bu şeytan imparatorluğunu yerin dibine geçirdi. Senin, benim, Arap'ın, Çerkez'in, Hintli'nin, hepimizin hayatlarını kurtardılar. 

Bunu diyenler, bir kıta üzerindeki tüm insanları katledip oraya yerleşen beyaz adamın torunları. 

Uzun bir yazı olacak sanıyordum ama iki örnekle ne demek istediğimi anlattım. Devamında asil şövalyelerimize biraz kin kusacağım. İsteyen okumaya devam etsin. 

İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesi için Almanya'nın diz çökmesi yeterli olacaktı. Aslında Sovyet işgali başarısız olunca Almanya için savaş bitmişti. Ancak varlığını Versay'a verilen tepkiye borçlu olan Nazi yönetimi benzeri bir anlaşmaya yanaşamazdı. İngiltere, Birleşik Devletler ve Rusya (Sovyet falan hikaye, Rusya, Rusya'dır) daha azıyla yetinemezdi. (Savaş sonunda parçalanmış bir Almanya ortaya çıktı.) ABD kendisine saldıran Japonya ile olan savaşından çok Almanya'yla olan savaşa odaklandı. Nihayetinde dediğim gibi, Almanya diz çökmeden savaş bitmeyecekti. 

Korkunç şeytan imparatorluğu dize getirilmiş savaş sona ermek üzereyken, kazananlar ne kazandıklarını görmek için Yalta'da bir araya geldiler. Yeni dünya düzeni iki kutuplu olacaktı. Daha savaş sona ermeden, bu kutupların çatışması başladı. Biri diğerine göz dağı vermek için dünyanın en korkunç insanlık suçunu işledi. 

Japon ana adalarının işgali gerçekleşmeden savaş bitmez görüşü kabul edildi. Savaşın bu tarafına batıda işi bitmiş olan Ruslar da destek verecekti. Gerek kalmadı. 6 ağustos günü, Yalta'da sözü edilen o bomba Hiroşima'da patladı. Tamamı sivil olan şehrin üzerinde, bildiğimiz en büyük doğa gücü, nükleer enerji serbest bırakıldı. Yaşlı, genç, bebek, kadın, erkek, doktor, amele, ev kadını, ot, leylak, erguvan, kedi, köpek, sinek...  Yaşayan, yaşamayan her şeyi bir anda yaktı. Yakamadığını sakatladı, doğmamış bebeğin genetiğini sikti attı. Hallaç pamuğu gibi insanlığı salladı attı.

Ve bunu şeytani imparatorluğa diz çöktüren asil şövalyeler yaptı. Bir sonraki şeytana göz dağı vermek için. Yeterince izleyememiş olabilirler dedi, 8 ağustos günü Nagazaki'de kustu pisliğini. 

Peki bir soru. Eğer Berlin Savunması müttefikler için daha zorlu olsaydı, kayıpları tahammül sınırlarına dayansaydı, o bombalar Berlin üzerinde, Avrupa Kıtası'nda patlar mıydı? 

Televizyona çıkmış diyor ki, atom bombası savaşları bitiren silah oldu, büyük güçler bir daha birbiriyle savaşa giremedi. Lafa bak, çay demle. O günden beri savaşlar daha da acımasız oldular. Birbirlerine girmek yerine, kendi gözlerinden iti ite kırdırmaya başladılar. Var mı aramızda Suriye'de yaşananların ABD - Rusya Savaşı olduğunu bilmeyen? Dün Afganistan'da(Rusya işgal ettiğinde), öncesinde Vietnam'da aslında birbirleriyle savaştıklarını bilmeyen var mı?

Atom bombası savaş falan bitirmedi. İnsanlığa kendi sonunu nasıl getireceğini gösterdi. Aslında, İsrafil'in kim olduğunu. Hem de ilahi bir emir beklemeden, kendi iradesiyle sura üfleyen bir İsrafil. Ölüm meleği değil de, toplu katliam meleği... Durun ama... İkinci Dünya Savaşını özgür dünya kazandı. 

Diğer kutbu savunmaya kalkmayın sakın. Kırk beş-altı yıllarında Almanya'nın doğu topraklarında doğan birilerini bulup baban kim diye sorsunlar. Almanlar ne onların topraklarında ne yaptıysa, aynısını Alman topraklarında yaptılar. Emektar, cefakar Sovyet askerleri (Kızıl ordu sadece Ruslardan oluşmadığından bu sefer Sovyet dedim) sefanın dibine vurdular. Hiç Amerikan yalanı falan demeyin bizzat Stalin "yapacak tabii benim askerim" dedi. 

Elaleme konuşmak kolay da, biz de Altay dağlarından Viyana kapılarına karanfil dağıtarak gitmedik. Elbet tarihin bir yerlerinden insanlık suçu işledik. Şimdi yazarım bir ikisini, konu çok farklı yerlere gider.  Sütten çıkma ak kaşık değiliz, bunu bilelim. Aksi doğaya ters olurdu zaten. 

Gözünüzü seveyim, Hitler aşığı falan olmayın, saçma sapan gamalı haçları dövme yaptırmayın ama savaşı iyi adamların kazanmadığını bilin. İyi adamlar neredeyse hiç savaşmadılar. Hanibal gibi, ya savaşarak ya da savaşmadan ölecekleri duruma gelmeden kılıçlarını çekmediler. Ve atom bombaları yapmadılar. Savaşı kötü adamların daha güçlüsü kazandı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder